Doç. Dr. Mehmet Fırat Mutlu, “Serviks kanserinden korunmak için tarama testlerini yaptırmanın yanında kişinin risk faktörlerini bilerek kaçınması da önemli” dedi
Kadınların yakalandığı en ölümcül kanser türlerinden biri olan serviks yani rahim ağzı kanserine yakalanma oranının özellikle gelişmekte olan ülkelerde artışa geçtiğini bildiren Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Fırat Mutlu, “Serviks kanserinden korunmak için tarama testlerini yaptırmanın yanında kişinin risk faktörlerini bilerek kaçınması da önemli” dedi.
AP SMEAR TESTİ KANSERİ ERKEN DÖNEMDE YAKALIYOR
İHA’nın haberine göre; rahim ağzı kanseri ve korunma yolları hakkında bilgi veren Doç. Dr. Mehmet Fırat Mutlu, günümüzde serviks kanser taramasında en yaygın kullanılan testin Pap smear testi olduğunu söyledi.
Test ile henüz başlangıç aşamasındaki serviks kanserinin tespit edilebildiğini ifade eden Doç. Dr. Mutlu, “Pap smear testi servikal kanserlerin yüzde 80-90’ını erken dönemde yakalayabilir. Gelişmiş ülkelerde cinsel aktif kadınların yılda bir kez smear testi yaptırması zorunlu hale getirildikten sonra serviks kanserlerinden ölüm oranı yüzde 50-70 oranında azaldığı izlenmiştir” dedi.
Serviks kanserinin büyük çoğunlukla cinsel yolla bulaşan HPV adlı virüsün rahim ağzındaki hücrelerde neden olduğu değişiklikler sonucunda ortaya çıktığını, HPV enfeksiyonlarının yüzde 90’ının vücudun bağışıklık sistemi ile ortadan kaldırılabilmesine rağmen yaklaşık yüzde 10’unun rahim ağzında yerleştiğini ifade eden Doç. Dr. Mutlu, “Uzun süren inatçı yüksek riskli HPV enfeksiyonu sonucu hücrelerde değişiklikler ortaya çıkıp kanser öncüsü değişimler yapabilir. HPV virüsünün 200 den fazla tipi olmasına rağmen bunlardan yaklaşık olarak 13 tanesi yüksek riskli ve serviks kanserine yol açabilen olarak belirlenmiştir. HPV 16 ve 18 Türkiye’de servikal kanserlerle ilişkili en sık görülen iki yüksek risk HPV tipidir” diye konuştu.
Günümüzde serviks kanserinin taranmasında HPV DNA testi kullanıldığına da dikkati çeken Doç. Dr. Mutlu, “PAP smear testi rahim ağzındaki hücrelerden alınan örneklerin mikroskopta incelenerek anormallik olup olmadığını ortaya koyar. Hücrelerde şüpheli görünüm var ise patolojik olarak bu değişiklerin önemini kesinleştirmek için rahim ağzından biyopsi alınması gerekebilir. PAP testi yapılmasına rağmen bir çok nedenden dolayı mevcut hücresel değişikliklerin hepsi yakalanamayabilmektedir. Bu nedenle rahim ağzı kanserlerinin neredeyse tamamından sorumlu olan HPV virusünün rahim ağzında mevcut olup olmadığını anlamak için serviksteki hücrelerde DNA analiz yapılabilir. Bu testin sonucunda göre ileri tetkik gerekip gerekmediği belirlenir” dedi.
GENÇ YAŞTA CİNSEL İLİŞKİDEN KAÇINILMALI
Serviks kanserinden korunmak için tarama testlerini yaptırmanın yanında kişinin risk faktörlerini bilerek kaçınmasının da önemli olduğunu anlatan Doç. Dr. Mutlu, “Genç yaşta cinsel ilişkiden kaçınılması, cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanmak ve cinsel partnerlerin sayısını azaltmak ve sigarayı bırakmak alınabilecek temel önlemlerdendir” ifadelerini kaydetti.
Son yıllarda teknolojinin gelişimi ile beraber rahim ağzı kanserinden korunmak için hızla yeni gelişmeler olduğunun da altını çizen Doç. Dr. Mutlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “HPV aşılarının gelişmesi önemli bir korunma yöntemi olarak kullanılmaya başlanmıştır. HPV aşıları 9 ile 26 yaş arasında 3 doz halinde yapılabilmektedir. Farklı tipte HPV aşılarının bulunsa da bunların ortak özelliği rahim ağzı kanseri ile en sık ilişkisi olan HPV tip 16 ve tip 18 karşı koruyuculuğun olmasıdır. Aşılanma sonrası kişi rutin olarak aşılanmamış kişiler gibi taranmaya devam etmelidir. Her ne kadar HPV aşısı serviks kanserinin bir kısmını önlese de tamamını ortadan kaldıramadığı akılda tutulmalıdır.”